Son yüzyıla girdiğimizde insanoğlu freni boşalmış kamyon gibi hızlı bir şekilde köyden kente göçtü.
Bunda sanayileşme büyük bir faktör olsa da artık şehirler insanları almıyor, taşımıyor. İnsanoğlu aş, iş, gelecek derken örf ve adetlerinden uzaklaşarak yeni bir tarz, hayat yaşamaya başladı.
Artık gelinen bu süreçte insanoğlu barınma ve günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz oldu.
Konut sahibi olmak, normal gelirli bir aile için sadece bir hayal artık. Sebep ve sonuçları üzerinde ekonomistler ve ilgili kişiler çok farklı şeyler söylese de durumun vahameti değişmiyor.
İşin başka bir yönü de, kırsaldan kente doğru yaşanan baş döndürücü ve hiç de doğal, hoş olmayan göçlerin yaşanmasıdır. Bu göçlerin şehirlerde kümeleniş şekilleri ve yükselen binalar, toplum sosyolojisinin, tüm sosyo-ekonomik dengelerin, toplum sağlığının ve toplumsal psikoloji üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılmasını zorunlu kılıyor iken, işin sadece ekonomik yönüne odaklanılması gelecekte örf ve adetlerin bittiği, anne, babanın unutulduğu hatta köylerdeki mezarlıkların kaybolduğu zaman olacak.
Bizler doğanın bir parçasıyız, insanlık ve doğa, tarihin hiç bir döneminde böylesine birbirinden ayrılmamıştı.
Özellikle son çeyrek asırda Türkiye'deki kırsal nüfus adeta teşvik edilircesine şehirlere çekilmiştir ve bu bir politika olarak da sürdürülmektedir. Bununla nasıl bir toplumsal ve ekonomik sonuç hedefleniyor bilmiyorum; ama insanların doğadan böylesine yüksek oranlarda koparılması, şehirlerde apartman kültürünün, dünyanın tersi bir oranda korkunç bir şekilde artmasıyla insanlar dört duvar arasında adeta hapis edildi.
Birilerinin refahın, zenginliğin göstergesi, birilerinin de özgürlüğün anlamı bu siteler, plazalar, gökdelenler ailelerin yaşam alanları aslında ruhu olmayan, insan-doğa ilişkisinin koptuğu, insanı; üretemez, düşünemez hale getiren ve dört duvarın sınırları içerisine hapseden bir mabpushane oldu.
Bu yaşam alanları size istediğinizi ayağınıza getirse de belli bir zamandan sonra artık dışarıya çıkamaz hale geleceğiz.
Evden çıkıp bir orman kenarında bile geldiğinizde doğaya ne kadar hasret kaldığınızı fark edeceksiniz.
Bugün gelişmiş ülkelerde Amerika'da % 88'i İngiltere'de % 78 müstakil evlerde oturuyor. Oysa biz hala sitelerden plazalardan ev almaya devam ediyoruz.
Artık bu bize toz pembe olarak gösterilen toplu yaşam alanlarından kurtulmanın yolları aranmalıdır.
Toplu yaşam alanlarına (apartmanlar, siteler, plazalar, ) ödenecek bedelin daha altındaki bir bedel ile arazi alıp müstakil evlerimizi inşa edip, kendimizi ve çocuklarımızı yeniden doğa ile barışık, sağlıklı bir hayata başlatabiliriz.
Bununda ancak tersine göçle ( şehirden- köye) çözebiliriz.
Yetkili şehir planlayıcıları, Mimarlar odası, Siyasi kanallar bu konuda çalışmalar yapması için toplumsal baskıları arttırabilir, siyaset kurumunu adeta işgal eden müteahhitler ve bu sektörden nemalanan kişiler devre dışı bırakılabilir.
Tarihi süreç içerisinde görülecektir ki şehirlerin ve halkın bayındır olması, refah seviyesi ve normal seyrinde bir toplumsal sosyolojide seyretmesi ancak, mutlu, üreten ve emeğinin karşılığını alabilen bir kırsal nüfusun varlığı ile mümkündür.
Son çeyrek yüzyılda artan köyden şehire göçlerin önüne geçilmelidir.Yoksa gelecek bizi kötü cezalandıracaktır.
Saygılarımla...
Turan GÜNGÖR
İktisatçı-Emekli Asker
Yorum yazarak Gazetesehir Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazetesehir hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazetesehir editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazetesehir değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazetesehir Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazetesehir hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazetesehir editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazetesehir değil haberi geçen ajanstır.